Hoş geldiniz Zühal Hanım, hem Bodrum’a hem de Bitez’e.
Hoş bulduk! Sonunda temelli geldik. Aslında 4 yıldır yazları gelip gidiyordum ama Gaziantep faslını kapatmaya karar verdik nihayet.
Oralı mısınız?
Evet, doğma büyüme Gaziantepliyim. Bir tek üniversite için çıkmıştım şehrimden. 1959 doğumluyum. Ankara Üniversitesi mezunuyum. 81 yılında mezun oldum, 82 yılında da eczanemi açtım. 38 yıl Gaziantep’te çalıştım. Bu çalışma sürecinde Eczacılar Odası’nın çeşitli kademelerinde de görevler aldım. Mezuniyetimden 16 yıl sonra, Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Hastanesi’nde Farmakoloji yüksek lisansımı tamamladım. 2006-2007 yıllarında ise yolum aromaterapi ile kesişti.
Çok hızlı bir özgeçmiş dinledik, harikasınız. Aromaterapiden devam edelim o halde…
İstanbul’da Medipol Üniversitesi’nde Art de Huile kurucusu Hülya Kayhan’dan aromaterapi eğitimi aldım. Bu sırada homeopatiye de ilgi duymaya başladım. Onun da eğitimlerini aldım ama pandemi nedeniyle şimdilik tamamlayamadım. Bitireceğim inşallah. 3,5 aydır sizin de söylediğiniz gibi Bitez’deyim. Bundan sonra burada hizmete devam edeceğim.
Alternatif tıp son derece popüler bir hale geldi doğrusu ama yine de bilinmeyenleri çok. Nedir aromaterapi tam olarak?
Alternatif demeyelim de tamamlayıcı ya da bütünleyici tıp diyelim biz ona. Çünkü alternatif deyince sanki klasik tıbbı bir yana itiyormuş gibi oluyor. Oysa ki asla! Ondan vazgeçmek mümkün değil. Ne hekimlerimizden vazgeçeriz, ne de ilaçlarımızdan… Bu sistem, sağlığı koruma aşamasında daha önemli aslında. Eğer biz doğru kullanır, kendimizi iyi korursak zaten daha az hastalanacağız ve ilaca ihtiyacımız azalacak. Esas amaç bu. Aromaterapi nedir peki? Bitkilerin uçucu yağlarıyla yapılan bir terapi yöntemi.
İşte onu biraz da olsa biliyoruz aslında da nasıl oluyor? Biraz detaylandırır mısınız okuyucularımız için?
Elbette. Şöyle; burnumuzdaki ve cildimizdeki koku reseptörleri yardımıyla kokular direkt beynimizdeki limbik sisteme gidiyor. Yani ilaç; kanımıza karışıyor, karaciğere gidiyor, karaciğerde filtrasyona uğruyor, parçalanıyor gibi aşamalardan geçerken bir takım bozulmalara uğruyor tabii ki. Aromaterapide ise beyinde ilgili yer neresiyse, direkt oraya gidiyor, orayı etkiliyor. Bunu da sağlayan koku reseptörleri. Hemen eklemem gereken bir şey var. Burada önemli olan doktorun teşhis koyması. Doktor tanısı olmadan biz eczacılar asla öneride bulunamayız. İkincisi de doğru ürünü kullanmak.
Doğru ürünü nasıl anlayabiliriz?
Şimdi Türkiye’de çok güzel ve kaliteli yağlar üretiliyor evet, fakat bunlar tıbbi yağlar değil çoğunlukla. Örneğin, o kadar güzel lavanta yağlarımız var ki, hem de organik üretilen. Ispartanın köylerinde yetiştiriliyor mesela. Ancak burada önemli olan şey, kullandığınız lavanta yağının içeriğindeki keton bileşiklerin miktarı. Biz keton bileşiklerin yüksek olmasını istemiyoruz. Çünkü mesela daha iyi uyumak için verirsiniz lavantayı ama alerjik astıma sebebiyet verebilir. O nedenle seçici davranıyorum yağlar konusunda. Kullandığınız yağ aromatik olacak, organik olacak ama en önemlisi tıbbi yağ olacak.
Bilmeden kullandığımız yanlış yağlar belki de kötü sonuçlar doğurabilir, değil mi? Doğru mu anladım?
Kesinlikle öyle. Örneğin çocuklarda gaz sancısı için kullanılan bir adaçayı yağı var. Acı elma yağı olarak da geçiyor. Çok yüksek miktarda tüjon maddesi var içerisinde. Bu toksik bir maddedir. Çocuklarda misk adaçayı denilen başka bir adaçayı türü var, kullanılması gereken ürün odur. Bunu da bilen kişi eczacıdır. Çünkü bu tip bitkilerin eğitimini biz zaten fakültede alıyoruz. Maalesef Türkiye’de kontrolsüz bir sistem olduğu için bu iş de başını almış gitmiş durumda. Dikkat etmek gerekiyor.
Genellikle aktarlardan alındığını duyuyorum, gözlemliyorum.
Aktarlarda papatya diye satılan ürünlerin aslında papatya olmadığı ortaya çıkmıştı zaten bundan birkaç yıl önce. Sanıyorum Hacettepe Üniversitesi’nin yaptığı bir araştırmada... Bodrum’dayız, bahar da geldi, şimdiden her yer papatya oldu, değil mi? Ama onlar tıbbi papatya değil. Tıbbi papatya bu iklimde yetişmez. Matricaria chamomilla denilen tür olması gerekiyor. O da ne yazık ki aktarlarda satılanlar değil. Siz sancı gidermek için alırken o ürünü, aslında toksik bileşikler alıyorsunuz farketmeden. Bir anda alerjik reaksiyon ortaya çıkabiliyor sonucunda. Ayrıca tıbbi papatya bile olsa, başka pek çok parametre de var. Mesela bitkilerin toplanma saatleri vardır. Hepsinin de toplanma saati farklıdır. Kimi güneş doğmadan toplanır. Kimisi güneşte, kimisi gölgede kurutulmalıdır. Kimisi rüzgarda… Yani her bir bitkinin kendine özgü bir takım özellikleri var. Bunların doğru şekilde yerine getirilmiş olması gerekiyor ve tabii ki saklama koşullarına da dikkat edilmeli.
Dükkanların önünde, çuvallarda, ağzı açık şekilde ya da cam fanus içinde sergileniyor, görüyorum. O şekildeki bir tıbbi bitki belki 1 ay sağlıklı kalabilir. İçindeki uçucu yağı kaybedecek; dışarıdaki nemden, sıcaklıktan, kirlilikten etkilenecek.
Nasıl olsa doğal bir bitki, bir zararı olmaz deyip geçmemeliyiz o halde?
İşte en büyük yanılgı bu: Bu bitkisel bir şey zaten, zararı olmaz. Hayır! Bizim en önemli görevimiz, kişilere zarar vermeden şifa vermek. İlacı veriş amacımız da o. Bitkiyi verirken, içindeki yan bileşiklere de bakmak lazım. Elbette olumlu bir etkisi oluyor. Ama bir de yan etkisi var.
Kekik çok moda mesela şu sıra….
Evet, herkes kekik peşine düştü. Çayları, yağları her yerde. Kekik virüs için de çok etkili bir yağ ama örneğin çayını günde 2 bardaktan fazla içerseniz, tansiyonunuzu yükseltir. Hele bir de tansiyon hastasıysanız, buyrun size yaşamsal bir risk. O yüzden tekrar söyleyeyim; bilene danışmak gerekiyor.
Peki, ne tip sorunlarda aromaterapiye başvurabiliriz?
Hemen hemen her alanda kullanılıyor. Sadece bazı alanlarda hiçbir şekilde denemiyoruz. Kişide epilepsi varsa, şizofreni gibi psikosomatik hastalıkları varsa; kişi kanser gibi ciddi bir tedavi görüyorsa ya da aromaterapiyle etkileşebilecek kronik ilaç kullanımı varsa asla kullanmıyoruz. Bunların dışında bebeklerin gaz sancısından tutun, tırnak mantarına kadar; adet ağrısından cilt problemlerine kadar her şeyde kullanılabilir aromaterapi. Uçuk tedavisinde mesela çok güzel sonuçlar alıyoruz. Bebeklerin kolik sancılarında yine öyle… Yine bebeklerde cilt nemlendirmede çok işe yarıyor. Yetişkinlerde kabızlık sorunlarında da.
Sadece sürerek mi uygulanıyor?
Çoğu öyle. Oral veriyonları da var ama onları nadiren kullanıyoruz. Çoğunluğu yalnızca sürülerek, dışarıdan uygulanıyor ve kişiye özel hazırlanıyor. Tabii ki hazır karışımlarımız da var. Art de Huile bayisiyiz aynı zamanda. Mesela “Fly Mix” diye bir ürünümüz var. Şimdi çocuklar okula da başladı, o yüzden çok tercih ediliyor. Hem sivrisinek ve bit kovucu hem de gripten korumak amacıyla hazırlanmış bir yağ karışımı. Parfüm gibi başınızın çevresine sıkıyorsunuz. Ne yapıyor? Bir negatif iyon alanı oluşturuyor sizin etrafınızda o ve o negatif iyon alanına virüsler yaklaşamıyor. 2-3 saat kadar koruyor. Ben de markete falan giderken mutlaka sıkıyorum. Yani koruyucu hekimliğe yönelik ürünlerimiz fazlasıyla var eczanemizde.
Peki, böyle bir salgın döneminde; üzerine bir de mevsim geçişi eklenince; sizi de hazır yakalamışken sorayım: Kendimize nasıl daha çok dikkat edebiliriz?
Bu mevsim zaten bağışıklık sistemimizin zayıfladığı bir dönem. Normal koşullarda virüs olmasaydı bile ilkbahar ve sonbahar geçiş dönemlerinde bağışıklıklar düşerdi. Bulaşıcı hastalıklar da bu dönemlerde artar. O yüzden uykumuza çok dikkat etmemiz gerekiyor. Gece 23:00-03:00 arasında mutlaka karanlık bir ortamda uyuyor olmalıyız. Böylece vücudumuz melatonin üretimini arttıracaktır ve tamiratı yapacaktır. Şimdi gençler evdeler ve geç saatlere kadar oturuyorlar. Bu iyi değil. Onun dışında tabii ki beslenmeye dikkat etmek lazım. İhtiyaç hissedilirse, dışarıdan takviyeler de alınabilir, C ve D vitamini gibi. Ya da çok sık hastalanıyorsanız beta-glukan ya da propolisli bileşikler gibi şeyler kullanılabilir ama özellikle belirteyim; daimi değil. Kür şeklinde olmalı. Sadece geçiş dönemlerinde…
Online ilaç alışverişi için ne söyleyeceksiniz?
Maalesef internet üzerinden aldığınız çoğu ilaç ya da vitaminler %96 oranında sahte çıkıyor. Bu da açıklandı yakın zamanda. Üstelik karşınızda muhattap yok. Eczacınız sizin en yakın sağlık danışmanınızdır. Dikkatli olun ve eczacınıza güvenin diyerek bitirebilirim.
Çok teşekkürler ve tekrar hayırlı olsun.
Ben teşekkür ediyorum. Bitez’de, Marmara Koleji’ne giden yol üzerindeyiz. Herkesi sağlıklı günlerde tanışmaya bekliyoruz.