Bu seninle 3. röportajımız. İlkini mimar Duygu’yla yapmıştık. Sonra kostüm tasarımcısı olarak çıktın karşımıza, şimdi de bir tiyatro oyunu yönetiyorsun. Yastık altından başka neler çıkacak?
Aklımda bir şey var ama dur bakalım, daha zamanı var! Ben içinde yaratıcılık barındıran işleri seviyorum. Yoktan var etmeyi, yeni fikirler bulmayı, ince ince bütün detaylarıyla işleyip, ortaya bir eser, bir bütün çıkarmayı seviyorum. Mimarlık da, kostüm tasarımı da tiyatro da, bu anlamda birbiriyle çok bağlantılı işler. Tiyatrocu bir babayla büyümek, çocukluğunun kulislerde ve turnelerde geçmesi insana pek farklı bir yol bırakmıyor aslında, sahne sanatlarının büyüsüne kapılmak öyle kolay ki…
Tiyatro bağlantın nereden? Sadece tiyatrocu baba ve tiyatrocu eş kontenjanından olmadığını biliyoruz…
Tiyatroda geçen çocukluk ve gençlikten sonra, uzun yıllar da Şahika Tekand’la Stüdyo Oyuncuları’nda performans tiyatrosu ve Chicago Second City Theatre’da komedi tiyatrosu eğitimi aldım. Adana Şehir Tiyatroları’nda, Seyhan Belediyesi Tiyatrosu’nda, Kaktüs Sanat Merkezi’nde hem çocuk hem de büyük oyunlarında oyunculuk yaptım. Akşen Sahnesi Çocuk Tiyatrosu için oyunlar yazdım, yönettim. Sonra araya yıllar girdi, farklı yollar girdi. İki yıl önce Bodrum Şehir Tiyatrosu kurulana kadar uzun süre ara vermiştim tiyatroya. Çünkü nasıl olursa olsun bir şekilde tiyatro yapılmalı diye bakanlardan değilim.
Nasıl karar verdin geri dönmeye?
TSanat, insan hayatına kalite getirir, bu yüzden sanatın kendisi kaliteli yapılmayacaksa; hiç yapılmasın daha iyi. Bunun için olmazsa olmazlar var, en başta tiyatro bir imkan meselesi. Ben bu işi bir prodüksiyon tadında yapmayı seviyorum, bunun için de yeterli kaynak olmalı. Diğer yandan bağlı olunan kurumun bakış açısı, sanata verdiği değer çok önemli. En olmazsa olmazı ise oyuncular ve teknik ekip. Bu ekip donanımlı olmalı, tiyatro ahlakı tornasından geçmeli, yeniliğe açık ustalar, öğrenmeye, gelişmeye hazır gençler olmalı, herkes samimi ve yürekten bu işe bağlı olmalı, tüm enerjisi ve iyi niyeti ile bir çatı altında toplanabilmeli. Genel Sanat Yönetmenimiz Hüseyin Akşen ve Tiyatro Müdürümüz Rezzan Şebin tüm bu zor şartları ve ortamı uzun çabalardan sonra bir araya getirdiler. Buna layık olmak, iyi işler yapmak lazım. Gerçi ben çocuk oyununa, büyük oyunlarından bile daha fazla özen gösterilmesi açısından hem oyuncuları hem imkanları zorladım biraz yine de.
Çocuk oyunu deyince bizde akan sular duruyor. Bodrum gibi bu konunun çok kısır olduğu bir bölgede; bu kadar da yüksek bir çocuk popülasyonu varken; bu yaptığınız iş gerçekten çok değerli. Oyunu biraz anlatır mısın?
Değerli oyun yazarımız Haluk Işık’ın kızı Ege Işık’la birlikte yazdığı TOBAV ödüllü oyunu Harikalar Mutfağı’nı sahneliyoruz. İlk okuduğum andan itibaren oyunun rejisini tamamen çizgi film üzerine kurdum. Bizim zamanımızın Red Kitt’i, Tom ve Jerry’sinden bugünün Hungry Henry’sine kadar çizgi filmlerde sevdiğimiz her şey var bu oyunda. Müziğinden dansına, kostümünden karakterlerine kadar çizgi film tadında ve temposunda bir oyun. Baş kahramanlarımız, zıt karakterlerde iki aşçı; Gümüşkepçe ve Kırıkçatal. Bu aşçıları karşılarına çıkan farklı sorunlarla, kendilerine has farklı yöntemlerle baş etmeye çalışırken izliyoruz. Ezeli düşmanlar olarak bilinen bir de kedi ve fare ikilimiz var ki onların hikayesi de ana hikayemize renk katıyor, yön veriyor. Sahibi olduğu ‘Çocuk Evleri’ için en güzel yemekleri yapacak aşçıyı arayan Bayan Gülücük’ün gelişiyle ortalık iyice karışıyor.
Kadroyu da tanıtır mısın bize?
Zevkle ve gururla; çünkü bu konuyu çok önemsiyorum. Çocuk izleyicilerimiz, daha geçen Cuma akşamı, ebeveynlerinin Bodrum Şehir Tiyatrosunun yine kapalı gişe oynanan büyük oyunu; ‘Batakhane Güzeli’nde izledikleri ve ayakta alkışladıkları kadroyu görecekler bu Pazar sahnede. Büyük oyunumuzun Aksaraylı’sı Oğulcan Çelik ‘Harikalar Mutfağı’nın Bay Gümüşkepçe’si, orada Dilaver rolünü oynayan Yerkan Kahraman oyunumuzun Bay Kırıkçatal’ı, Gülperi’yi oynayan oyuncumuz Cansın Yunt bu oyunda Bayan Gülücük’ümüz, İstinyeli ve Amelia rollerinde izlediğimiz Sertaç Aydın ve Ziba Yunt’u da bu oyunda Kedi Yorgunpençe ve Fare Kazmadiş rollerinde izleyeceğiz. Batakhane Güzeli’ndeki gazeteci çocuk Kumru Cindoruk ve Taha Aşıcı ise Meksikalı sokak şarkıcılarını oynuyor. Çünkü çocuklar bunu hak ediyorlar.
Neyi?
İyi oyunculuk izlemek en az yetişkinler için onların da hakkı. Çoğu tiyatroda çocuk oyunu ticari bir algıyla, çok kısa sürede ve özensiz hazırlanıyor, bu iş için ayrı bir alt kadro oluşturuluyor ve çocuk tiyatrosu deneyimsiz, amatör kişilerin eline bırakılıyor. Bizim için Çocuk Tiyatrosu gerçekten çok önemli, bu sözde kalmamalı, yaptıklarımızla da kendini göstermeli. Elbette bizim de yetişmekte olan, gönüllülerden oluşan amatör bir kadromuz var, Seyirci önüne çıkmaya hazır olana kadar provada, oyunda, kuliste yetişecekler, çünkü tiyatro en iyi tiyatroda öğrenilir. Onları ancak tam yetkin olduklarında sahnede izleyebileceğiz.
Bir de perde arkası çalışanlarınız var tabii..
Elbette! Bahsetmeden geçemeyeceğim kadar değerli olan oyunun şarkılarını besteleyen ve stüdyo kayıtlarımızı, miksajlarımızı yapan Ses ve Müzik Tasarımcımız Deniz Doğançay. Pek çok saygıdeğer müzisyenin albümlerini yapan, son olarak bayılarak izlediğimiz Ölümlü Dünya filminin müziklerini yapan Deniz’le Batakhane Güzeli’nde de birlikte çalışmıştık. Harikalar Mutfağı’nı hazırlarken kafamdaki soundu öyle iyi anladı ki oyunun şarkıları bittiğinde benim için rejinin yarısı bitmişti. Dekor ve afiş tasarımlarımızı da uygulamasını da İzmit ve Bodrum’da şubeleri olan Kader Aktü Sanat Atölyesi’de çocuklara ve yetişkinlere resim dersleri veren sanatçılar Kader ve Serkan Aktü yaptı. Her konuda işini en iyi yapan kişilerle çalışmak kesinlikle ödün vermediğim bir konu.
Takviminiz nasıl? Ne sıklıkla sahneye çıkacak oyun? Nerede oynayacak?
Oyunumuz; 2019-2020 sezonu boyunca her Pazar saat 14:00’de Nurol Kültür Merkezi’nde sahnelecek. Bilet fiyatları 15 TL. Biletler, Biletix ve Nurol Kültür Merkezi gişesinden temin edilebilir.
Son olarak çocuklardan ziyade ebevenylere seslenmeni istiyorum. Neden Harikalar Mutfağı’na çocuklarını getirsinler?
Çünkü biz çocukları aptal yerine koymuyoruz. 3 tane renkli sandalye, bir kaç boyalı panoyla, bir gitarla akor basarak yapılmış basmakalıp müziklerle, niteliksiz bir içerik ve uygunsuz bir dille, kocaman maskelerle, hoperlörden gelen repliklerle, bir ‘gösteri’ sergilemiyoruz. Çocukları çok ciddiye alıyoruz: Dekorumuzda, kostümümüzde, müziklerimizde, oyunculuklarımızda hep onlara duyduğumuz saygıyı hissedecekler çünkü çocuklar hafife alındıklarını, baştan savıldıklarını hemen hissederler. Hiçbir veli oyunumuzdan çıkınca ‘Gördün mü bak, annesinin sözünü dinlemeyince çocuğun başına neler geldi!’ demeyi beklemesin. Bu oyun çocukların suratına parmağını sallayarak didaktik, büyüklerden bin kez duydukları öğütleri veren bir oyun değil. Gözdağı vererek, korkutarak öğretmeyi antik tiyatrodan sonra bırakmış olmalıydık. Artık bu çağda; ‘Şu telefonuma bir baksana kızım, bildirim gelmiyor, ben bir şey yapmışım, kapatmışım ama anlamadım’ diyerek bilgisine teslim olduğumuz 9 yaşındaki çocuğumuza ‘Dişini fırçalamazsan mikroplar çürütür’ü 50 dakika tiyatro izleyerek öğretmemiz abes değil mi? Öğrenmek istedikleri her şey parmaklarının ucunda artık, istemediklerini öğrenmeden yaşayıp gitmenin de kapısı sonuna kadar açık. Şimdiye kadarki en sınırsız imkanlara sahip nesil karşımızdaki. Tek bir gerçek var değişmeyen; yollarını, yaşamlarını seçimleri belirleyecek. İşte bu yüzden doğru seçimleri yapmak, doğru değerlerle hareket etmek, doğru duyguların peşinde koşmak onları mutlu edecek. Bu oyunda değerleri farklı iki karakter üzerinden iki yol gösteriyoruz çocuklara. Hepimizin içinde olan hislerden ‘kıskançlık, öfke ve yalnızlık’ hisleri ile mi harekete geçeceksin, yoksa ‘sevgi, güven ve iyi niyet’ le mi? Hangisi sana başarı, daha da önemlisi hayat başarısı getirir? Oyunun rejisini yaparken kafamdakiler bunlardı, elbette hiç bir çocuk oyundan çıkıp bunları düşünmeyecek, en güldüğü sahneyi anlatacak annesine, en sevdiği şarkıyı mırıldanacak ama içinde bir his kalacak. İşte ben o hissin peşindeyim.
Kaç yaşa hitap ediyor Harikalar Mutfağı?
Oyunun hitap ettiği yaş gurubu 6-13 yaş. Ancak tıpkı Pixar ve Walt Disney’de olduğu gibi, katman katman hem 5 yaş grubunu eğlendirecek hem de 70 yaşa kadar yetişkinleri de eğlendirecek detaylar var. Dolayısıyla bence herkes sevecek. Oyunumuz 50 dakika sürüyor ve tek perde.
Bol alkış diliyoruz, yolunuz açık olsun!
Çok teşekkürler, iyi seyirler…
